Yazar biyografi alanı; Nükhet Özdal; İstanbul’un en güzel, en gelişmiş, en aydın ve kültürel seviyesinin en yüksek ilçesi Beşiktaş’ta dünyaya geldi. Bir kurumda uzun bir süre yöneticilik ve müdürlük yaptı. Çok güzel günlerle; buruk ve ya sevinç olsun te bu günlere geldi. Beşiktaş Çınar Gazetesinde köşe yazarı ve yönetiminde görev aldı. Kendisiyle barışık, insanlara saygılı her şeyden önemlisi yaşadığı ülkesini kendisini çok seviyor ve de tüm canlıların hakların biliyor ve onları da çok seviyor, elinden geldiğince onları da korumaya çalışıyor…
Aynen yayınlıyoruz… Abdino Türbesi; Geçen hafta burada bir arkadaş sormuştu, Abdino meselesi nedir diye..
Benim de fazla bilgim yok, bildiklerimi yazayım.
Bu türbe Erzin Karamustafalı Mezarlığındadır, türbe içinde Bağdatlı Derviş Osman adlı bir kişinin daha mezarı vardır. Şeyh Abdino Erzinli değil, aslen Elazığ’ın Palu ilçesinden ve zamanın ermiş bir kişisiymiş. Bölgemizdeki 1909 yılı Ermeni olaylarında Ermenilere karşı mücadele etmiş, Erzinli halktan destek istemiş ama beklediği desteği görememiş. Bu nedenle Erzinlilere beddua etmiş ve güya bu yüzden Erzin bu zatın manevi bereketinden mahrum kalmış gelişememiş. Bu söylentiye günümüzde bile inananlar varmış.
Diğer bir kaynakta ise Abdino, o yıllarda gerçekten Ermenilere karşı mücadele etmiş, Osmaniye ile Maraş arasındaki bölgede bir kaç Ermeniyi öldürdüğü söylenir. Bazılarına göre de eşkıyalık yaparmış, gelen geçen kervanlara zarar verirmiş. Olaylar bittikten sonra ise, İngilizlere şirin görünmek isteyen Adana valisi Cemal Paşa tarafından, Bahçe müftüsü ile birlikte Erzin’de asılmış. Erzin içmeleri ile Dörtyol yol kavşağının olduğu yerde şimdi Numune Cami olan yerde çınar ağacına asılarak idam edilmiş.
Abdino’nun bir oğlu Halep’te yaşıyormuş ve yakın bir zamana kadar Erzin’e gelir babasının mezarını ziyaret edermiş.
Abdino’nun derviş evliya olduğuna inanan kişiler, bu adamın söylediklerine de inanıyor olmalı. Ermenilerle mücadele etmek için, Erzinli’den yardım istemiş,, O’ na kimse yardım etmemiş. O da Erzinlilere beddua etmiş.
Benim şahsi düşüncem, bir mezarı türbeye çevirmek bu kadar kolay olmamalı. Ben Erzin’de iken orada bir türbe olduğunu bilmiyordum. Bu işler nasıl oluyor pek anlamam.. Seneye ben de Erzin’e geldiğimde oradaki dedemin mezarının üzerine bir çatı yapsam, üzerine de Derviş Haydar Güneş Hazretleri Türbesi ( Dedemin adı Haydar ) yazsam, herhangi resmi bir görevli bana bir yaptırım uygular mı ? Bilen biri yorum yaparsa öğrenmiş olurum. Bu türbe konusuna ya müftülüğün ya da hangi resmî kurumun görev alanına giriyorsa artık, bir el atması gerekir diye düşünüyorum.
Yani o yıllarda sadece Abdino mu mücadele etmiş,, sadece Abdino mu asılmış ? O yıllarda (1909 ) Erzin mutasarrıfı olan Mehmet Asaf az mı mücadele etmiş ? Ya da Bahçe müftüsü İsmail Hakkı Efendi, suçsuz yere asılarak idam edilmiş, o müftünün mezarı da orada.. Yanılmıyorsam Mehmet Asaf bile birkaç kez idamla yargılanmış. Türbe olacaksa Mehmet Asaf’ın, Bahçe müftüsünün türbesi olmalı…
Mehmet Asaf 1955 yılında vefat etmiş.
Kısacık bir anekdot, konuyla alâkalı.
Adamın biri işlek bir yerde güzel bir ev almış. Bir süre sonra bakmış ki her gece evin yan tarafına işeyenler oluyormuş. Adam bunu engellemek için her şeyi yapmış, lütfen pislemeyin yazmış olmamış, pislemek yasak yazmış olmamış. Gelen pisliyor, giden pisliyor. Bir arkadaşına durumu anlatmış, arkadaşı ben hallederim demiş. Evin yan tarafına, ‘’ Burada falanca hazretlerinin yatırı var.’’ yazmış, yanına da birkaç Arapça kelime eklemiş. O günden sonra hiç kimse pislememiş… Nevzat Güneş’e teşekkür ediyoruz…