Alişan Karahan’ın Kaleminden;
“Dünyanın ucunda bir gül açılmış, efil, efil, esen yele merhaba”
Yaşar KEMAL
Çukurovanın bu en kadim kenti sarı ırmağın adını alan Ceyhan’da; insanların düğün, dernek ve yaşamlarına damga vuran güzelliklere güzellik katanlardan bahsedelim diyorum. Kara trenle okumak için ta Aşkale’den göçüp geldiğimiz, bizim için yaşama harmanı olan bu yeşillikler içinde adeta bir cennet kentte, yerleştiğimiz varoşların piri Tuzlugöl mahallesinde gördüm ki hava çok sıcak insanların birbirine saygısı çok mu çoktu. Tren yolculuğumuz üç gün sürmüştü.
Dağlar ovalar, kuş uçmaz kervan geçmez yerler geçtik geldik. Bu göz alabildiğince uzayan sınırı bizce belli olmayan, sarı ırmağın adını veren Ceyhan artık bizim doğduğumuz değil doyacağımız, okuyup hayatımıza yön vereceğimiz tutunup kök salacağımız ana kucağımız, bileceğimiz yer olmuştu. Ne demişti bir şiirinde Enver GÖKÇE
Beni şehir şehir beni
Beni köy kent beni
Beni usul, beni yolcu götür / kardeşlik treni
Tren sözünü tutmuş bizi ileride unutamayacağımız bu kadim kent Ceyhan’a getirmişti. Göz alabildiğince düzlüklerle kaplı bu kentte, geldiğimiz coğrafyada nefeslenecek oturacak biz düzlük ararken burada çok uzaklarda görülen dağlardan başka tepe yoktu. Karacaoğlan’ın bir sözü gelmişti aklıma “Şimdi enginlere düştün mü gönül” rahmetli babamda hep bize yine Karacaoğlan’ ın deyişini “Kara gün kararıp kalmaz” oğul der umudumuzu diri tutardı. Yere dökülmüş bir buğday tanesi gibi, bir serçe kuşunun bile yiyeceği kadar savunmasız, kimsesizken, bizim gibi yoksul emekçilerle omuz omuza verdik. Yem olmadık serçelere milyonları doyuracak devasa ekin tarlaları olduk.
Kent bizi biz kenti sevdik, gülerken ağladık, ağlarken güldük. Sevdamızı ak mintan bildik, kirlenmesine fırsat vermedik. Aşık FERRAHİ ‘nin kızı Emine ile söylediği “Ah neyleyim gönül, gönül senin elinden “ türküsüyle hüzünlenirken, Hasan TURAN’ın “Şen ola düğün, şen ola” türküleriyle halay çektik. Halay denince aklımıza, üç ayak, Lorke, Kırıkhan, Serçe, Kaba, Sarhoş, Hasan Dağı Şirvanı, Ceyhan Garibi, Pekmez, Yağlı Kenar, Gel Gel, Temir Ağa, Acem, Çifte Telli, Kına, Adanalı, Sinsin, Solak Depki Halayı, Köroğlu, Hoş Bilezik, Topal Kız, Mengi ve başka yörelerin oyunları bazen Hancer Barı, bazen Horon, bazen de bizimkilerin düğünlerinde memleketten gelen davul zurna eşliğinde halaylar çekilir di. Karadeniz yöresinden olan fırıncı ve pastane sahiplerinin düğünlerinde Horon tepilirdi Kemençe çalınırdı. Komşularımız Karslıların düğünlerinde Şeyh Şamil oyunu oynanırdı akardion çalınırdı. Hele Elazığlı olan komşularımızın düğünlerinde memleketlerinden getirdikleri davul ve zurnacıların çaldıkları havalarla Çayda çıra oyunları oynanırdı. Antep, Urfa, Adıyaman ve Diyarbakır illerinden gelenlerin düğünlerinde oynanan oyunlar halaylara doyum olmazdı.
Bizim Karslı komşularımızın oğlu okul arkadaşımız Sevdakar KILIÇ Kafkas oyunları, Maraşlı arkadaşımız olan Rahmetli Ali ASLAN’ın meşhur Davulcu AŞUR ve Zurnacı Aşuk ile halayda Almanya’dan birincilikle dönmüşlerdi. Mahallemizdeki düğünlerin tadı başka olurdu, Cuma günü çeyiz götürmekle başlar, kına gecesinden sonra oğlan evinde düğün yemeği ile pazar günü gelin almaya kadar devam ederdi. Bazen yöresel, bazen de herkes kendi ilinin davulcusunu zurnacısını getirirdi, Bizim mahallede Kırıkhan oyununu en iyi oynayan rahmetli Muzaffer Kanlı , davulcu Aşur’un her tokmağa vurduğunda elindeki mendili kıvırıp tek ayak üzerinde dönüp, çömelerek oynamasına doyum olmazdı. Karslıların düğününde Sevdakar Kılıç mucizeler yaratırdı. Bizim düğünlerde abim Bıyık Memet, hoca Duran ve amcam oğlu İsmet ve İsmail’in Tamzara, Hancer barı ve Başbarı oyunları seyretmeye değerdi tabii ki bizim memleketten getirilen davulcu Mihrali ve oğlu İsmetin sanatkarlıklarına doyum olmazdı. Mahallelerde düğünler hep davul zurna ile çekilen halaylar eşliğinde ve yarı gecelere kadar pişirilen düğün yemekleri konuklara ikram edilir kasa kasa içki ve bol meze ile gece boyu eğlenilir bazen o kadar silah sıkılırdı ki karakola düğün sahibi çağrılır sonra iş tatlıya bağlanırdı.
Gelin almaya gidilirken halaylar çekilir ve kırkım töreninde kim ne kırkım atmışsa herkesin duyacağı şekilde bağırıp duyurulurdu. Bizim mahallenin hem düğün yemeğini yapan, hem de kırkımları okuyan Kara Naima anaydı, sonradan kızı Gülseren de yapmıştı. Bu kırkım okuma işini çok şey bildiği için Gülseren’e mahallecek muhtar lakabını takmışlardı. Düğünlerde halay başlamadan önce veya gelin almaya giderken “atalım atalımmm, her kimi diye sorduklarında yeni evlenenleri veya sevenleri bir birinin kucağınaa! diye bağırırlardı. Halayın ortasında söylenen uzun havalar vardır. Bazen zurnacı, gırnatacı, kemancı çalar uzun hava söylerdi sesi güzel olanlar. Bu türküler; Geren, Garip, Döne Gelin, Alo Paşa, Kele Dezze, Kız Meryem, Medine, Maraş’tan Bir Haber Geldi, Erzurum Dağları gibi uzun havalarda söylenirdi. Köy düğünlerinde ve mahalle düğünlerinde ayrı ayrı oyunlar oynanırken, salonlarda erkek, kadın karışık oynardı. Salon dedikte yetmişli yıllarda lisedeyken müzikle ilgilenen çok güzel gençler vardı. Zaten o yıllarda Ceyhan Belediyesinin bando takımı ,yardım sevenler derneğinin korosu anlatmakla bitmez uğraşlarıyla bayramlarda unutulmaz sanat eserlerine imza atmışlardı .Şişko Celil ve Hataylı tüpçüyü unutmak olmaz.
Ceyhan Liseli gençlerin kendi aralarında kurdukları, Beyaz Kelebekler adını verdikleri grubun baş gitaristlerinden biri Cengiz Pişkin beyefendi duruşuyla ,Erkan Sürmen güzel sesiyle solist Gökçen Kalaoğlu ve Muammer Akkaya, Nihat Yalçın, Osman Sertkaya grup üyeleriydi. Bir müzik yarışmasında ikinci olmuşlardı. Baterist Necati Baytun, darbukada Cabbar Ertek, klavyede Aykut, İbrahim Korkmaz(Paşo) , Recep Erzin, Suat Uçar, Haluk Yılmazer, Necati Akkuş yine Namı diğer(Rus Fatma’nın) oğlu Sarı Kenan ve Cihangir, Turgut Pişkin kardeşler, yine klavyede Yakup Esen’le uzun yıllar müzikleriyle gerek Ceyhan’da gerek Adana ve Ankara’da uğraş veren gönüllere taht kuran unutulmaz işlere imza atan kişilerdir. Erkan Sürmen, Ali Rıza Önder Ankara radyosunda uzun yıllar halk müziği dalında çok güzel eserleri icra eden bir halk müziği sanatçısıdır. Tek müzikholde, Küpçünün yerinde Amiral gemileri Cihangir Pişkin, Turgut Pişkin, İbrahim Korkmaz( Paşo) Yakup Esen, Cahit ve Sarı Ramazan omuzlarına kadar uzun saçlarıyla gönüllerde unutulmaz yer edinmişlerdi onlarla düğünlerin tadı bambaşkaydı. Cihangir’in abisi Cengiz solistti, TRT halk türküleri başkanı Erkan Sürmen kardeşleri Gürkan ve Okan solist.
Keklik Memet. Selahattin Polat, Seyhan Karabay ve Tuncay Karabay salonlara kadife sesleriyle coşkulu müzikleriyle renk katıyorlardı. Yine yazları sahilde bu müzik grupları Tek Aile Gazinosunda ,tabelacı Alinin Sahil gazinosunda şimdiki Sabo Dayının yerinde akşamları gece yarılarına kadar müzik ziyafeti verirlerdi. Rahmetli Ali Temiz( Kaşık) da arkadaş grupları ile çok neşeli zamanlara imza atmışlar, foto Baki de müzik grubunun eşliğinde geceleri o unutulmaz şiirlerini okurken , arkadaşım Namı değer Cem Karaca Salim Özandaç solistlik yapardı. Ceyhanlılar olarak Ayas’ta tatil bir başka gecelere sahne olurdu. Altmışlı yılların ortalarında hızlı dans etme akımı dünyayı sararken, hiç Ceyhan geri kalır mı mağaza vitrinlerine bakarken bile dans eden namı diğer Tolga Han unutulur mu . Her düğünde ve eğlencede Mustafa Cinkitaş ( TWİST) Mustafa’nın dans gösterisine akıl sır erdiremezdik sanki kurulmuş bir makine gibi dans ederek herkesi kendine hayran bırakırdı. Muradiye mahallesinde Göçmen dondurmacının dükkanının önündeki düğünde seyrettiğimizde bu arkadaş herhalde sihirbaz baksanıza duvar üstünde bir cambaz gibi olmadık dansları yapıyor. TWİST Mustafa bütün genç kızların hayranlığını kazanmış salonlarda yapılan düğün ve gösterilerde yaptığı dans gösterileriyle gönüllere taht kurmuştu. Bu emeğinin ve becerisinin karşılığını okumak için gittiği İstanbul’da daha da geliştirmiş
DANS SPORLARI FEDARASYONU BAŞKANI olunca adını 2007 de Tolga Han olarak değiştirmiştir. Ceyhanlının gönlünde o hep TWİST Mustafa’dır başarılarıyla unutulmaz kişidir. Ceyhan Erkin Koraydan, Cem Karacaya, Barış Manço’dan, Ersen ve Dadaşlara ,Erol Büyükburç’tan, Ümit Besen’e, Kurtalan Ekspres gibi grup ve sanatçıları konuk etmiş konserlerine yoğun ilgi götermiştir. Türk sanat müziğinin duayeni Zeki Müren, Sibel Can, Orhan Gencebay Feri Cansel,Asu Maralman, Tanju Okan,Neşet Ertaş ve Arif Sağ arabesk söylediği günlerde Ceyhan’da konserler vermiştirler. Yine Ebenin parkında,M.Ali Erbil sunucu olarak Çıkmıştır.Tüm sanatçıların ağırlandığı yemeğe götürüldüğü mekan Karakaplanın lotantasıdır. Karakaplanın o nükteleriyle moral buldukları yerdir.
ırmak kenarındaki Şahinbey Aile Çay bahçesinde Çebiç Memedin mekanında başta Müslüm Gürses, Sonradan İKİMİZ BİR FİDANIZ şarkısı ile ünlenen Hakkı BULUT konserler vermiştir. Düğünlerin ve müzikhollerin en emektar çalgıcıları Caynak mahallesinde oturan roman vatandaşlardır. Gırnatacı Cemal eşi Bayro, davulcu Aşur, zurnacı Aşuk, zurnacı Hulisi, davulcu Necati Okur, davulcu Memili, Kemancı Emin, ,Kemancı Küçük unutulmaz isimlerdir. Derler ya “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” demiş Köroğlu, Ceyhan’ın en iyi saz ustası olan bir dönem Aşık Ferrahi’nin de saz ustası olan sazcı Şevket Eser, o hakiki tut ve ceviz ağacından yaptığı sazlara bakıp “Elektro saz çıktı düzen bozuldu” demiştir. Eski sinemalar tek, tek düğün salonu olunca artık mahalle düğünleri salonlara taşınmaya başlamıştır. Ceyhan’ın fotoğrafçıları düğün salonlarını ya kendileri açtılar müzikhol altında düğün salonlarını yada fotoğraf çekme işini yüklendiler. Artık o eski grupların yerini yeni oluşturulan gruplar almıştır. Baterist Cabbar Yardım severler derneğinde ve birkaç düğün salonunda aranan tek kişidir. Düğün salonlarındaki takı törenlerinin kırkımların duyurulmasının aranan kişisidir.
Bazı konser ve toplantılara Adana’dan Ercan Kont gelir o güzel ses tonuyla şiirlerde okurdu. Yine Ahmet Selçuk İlkan’da güzel şiirlerini bir çok toplantılarda okumuştur. Son zamanların en iyi gitaristi Aydın Tikal ve Sazcı Doğan çok güzel oyun halay çeken ablası Sultan unutulmaz. Ceyhan’dan yetişen sanatçılardan biride Murat Kekili’dir. Nedeni belli olmayan bir yangında kaybettiğimiz unutulmaz eserlerin bestecisi KIZILIRMAK grubunun solisti Tuncay Akdoğan’ı anmadan olmaz. Yetmiş yıllarının ortalarında Ceyhan’da Aşık Mahsuni, Aşık İhsani, Şah Turna, Kul Ahmet gibi aşıklar ve Selda Bağcan gibi sanatçılar yoğun halk katılımıyla konserler vermişlerdir. Ceyhanımızı bir evladı gibi kucaklayan, onu selden yelden kem gözlerden koruyan bu sarı ırmak Ceyhan, inanın ki unutulmaz değerleri olan memleket. Ne demişti bizim Ceyhanlı unutulmaz Aşık FERRAHİ
Münafık kişinin peşine gitme/ Zikriyle dünyada günaha batma
Aldanıp şeytana kov gıybet etme/ Kötülüğü baştan at dedim gönül
ÖLÜME DE TİLİLİ
Tuncay AKDOĞAN’ A dair
Bu ölüm sana yakışmadı
Be Tuncay
Veda edemeden dostlarına
Türküleri yarıda bırakmak da
Ne öyle
Yeni moda mı oldu yoksa
Madımak ‘ın kahpe yangını
Yetmedi mi ateşe verdiğimiz
Onca canı
Kalk TUNCAY
Al eline bağlamanı
Saklanmıştım
Yangından önce
Görmek istedim de
Dostu düşmanı
Ben ölünce. 27 KASIM 2004 İstanbul/ Beyoğlu
Kadıköy de büyük postanenin arkasındaki “Kadıköy Çarşıda” kendimi Ceyhan’dayım zannettim, müzik denince alet adavet lazım, Kadıköy İstanbul Piyanoya girince birde baktım tanıdık bir yüz o bana demeden ben dedim merhaba Ceyhanlım ,önce şaşırdı sonra vay hocam senmisin deyip kucaklaştık . Ceyhan’dan uzakta olsak biz Ceyhanlılar birbirimizi tanırız bakışımız başkadır. Baktım dükkana müzik için yok yok aklınıza ne gelirse var. Birde en iyi müzisyenlerin uğradığı mekan İstanbul’da ki eviniz niye bura olmasın bu kentte yaşayan Ceyhanlılar bak TURGAY ALKAN orada Keman, Piyano, Mızıka, Gitar sanki Gitarı boynuna takmış çalmaya hazırlanıyor Cihangir Pişkin saza ayar veriyor Ferrahi baba .Daldın derinlere derken içimizi taze çay ısıttı.
Bu kadim kent uzaklarda da olsak bize hep yakın kalbimizin içinde. İstanbul Çamlıca hayat eve sığmıyor haydi güle güle CORANA gidişin olsun gelişin olmasın hasret kalmak zor dostlara.
31 Mayıs 2020 ÜSKÜDAR