DOLAR
33,9875
EURO
37,8340
ALTIN
2.821,35
BIST
9.577,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Salı Hafif Yağmurlu
25°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
24°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
25°C
Cuma Yağmurlu
24°C
KİTAP

RUMELİ TÜRKÜLERİNE YENİ BİR SES, YENİ BİR NEFES: İLKNUR UYGUR

RUMELİ TÜRKÜLERİNE YENİ BİR SES, YENİ BİR NEFES: İLKNUR UYGUR
19.08.2024 17:57
0
A+
A-

Daha önce de Beşiktaş Çınar Gazetesi olarak birkaç kez haberini yaptığımız Rumeli Sanatçısı Sn İlknur Uygur’un Rumeli Esintisi adlı albümü nihayet müzik piyasasındaki yerini aldı. Albümün içinde yer alan beş türkünün de klibi çekildi ve an itibarı ile yapımcı firma olan Asrın Müzik adlı firmanın you tube kanalında
yayınlanmaktadır. 26 Temmuz 2024 tarihinde itibaren tüm dijital platformlarda yerini alan
albümle ilgili, sanatçımızla sizler için bir keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ertan Yılmaz: Sn İlknur öncelikle albümünüz hayırlı olsun. Birkaç ay önce koronuzun bir
konseri sonrası sizinle yaptığımız röportajda heyecanınız gözlerinizden okunuyordu, şu an
neler hissediyorsunuz, duygularınızı alabilir miyiz?

İlknur Uygur: Öncelikle şahsıma, sonrasında türkülere verdiğiniz bu destek için ben de sizlere
çok teşekkür ediyorum. Sorunuza gelince; öncelikle mutluluğun zirvesindeyim diyebilirim.
Aylar süren bir emeğin karşılığınız almak ve yapılan işe insanların ilgisini görmek, beğenilerini
duymak beni son derece mutlu ediyor. Heyecanı sorarsanız, heyecan aynı düzeyde hatta
artarak devam ediyor çünkü daha yapacak çok işimiz var. Buradan bir kez daha bu heyecanı
yaşamama vesile olan değerli hocam Sn Fevzi Kurtuluş’a sonsuz teşekkürlerimi
gönderiyorum.
Ertan Yılmaz: Sizi okurlarımıza biraz tanıtmak isteriz Sn Uygur, kendinizden biraz bahsedebilir
misiniz?

İlknur Uygur: Tabii ki. Ben 1970 Bakırköy doğumluyum ancak Yunanistan İskeçe kökenli bir
ailenin kızıyım. Babamın da profesyonel bir müzisyen, bir sahne sanatçısı olması nedeniyle,
doğar doğmaz kendimi müziğin içinde buldum diyebilirim. Çocukluk yıllarım babamın evde
yaptığı provaları ya da zaman zaman bizi çalıştığı mekanlara götürmesi sonucu onu sahnede
izlemekle geçtim. Malum her baba genellikle kız çocukların kahramanıdır. Ben de o yıllarda
ona özenir ve çocuk aklımla, bir gün mutlaka sahnede olma hayali kurardım. Ancak ben daha
11 yaşındayken maalesef babam rahmetli oldu ve lise öğrenimimden sonra çalışma hayatına
atılmak zorunda kaldım. Önce bir bankada, sonra özel bir hava yolu şirketinde ve en son milli
eğitim bakanlığı bünyesinde bir okulda çalıştım ve oradan da emekli oldum. Bu arada evlilik
yaptım ve bu evlilikten biri erkek biri kız iki çocuğum oldu, Serdar ve Gaye. Onlar benim her
şeyim, hayatımın önceliği ve onları da sizin aracılığınız ile ve anne şefkatiyle selamlıyorum. Bu
arada milli eğitim bakanlığı bünyesindeki çalışma hayatım sürecinde açık öğretim fakültesine
gittim ve iktisat fakültesini bitirdim.
Ertan Yılmaz: Peki profesyonel olarak müzik yapmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?

İlknur Uygur: Emekli olduktan sonra 2020 yılında ani bir kararla annemle beraber Tekirdağ
Şarköy’e yerleşmeye karar verdik ve öyle yaptık. Bir arkadaşımın yönlendirmesi ve tavsiyesi
ile Şarköy Halk Eğitim Merkezinin koro çalışmalarına katıldım. Koro şefimiz, Türkiye çapında
tanınan değerli müzisyen Fevzi Kurtuluş süreç içinde bendeki potansiyeli keşfetti ve koromuzun konserlerinde bana solo eserler okutmaya başladı. Yıllar sonra çocukluk
hayallerime dair ilk adımları atmaya başlamıştım ve her konser sonrası kendime olan inancım
ve güvenim bir kat daha artıyordu. 2022 yılında değerli hocam Sn Fevzi Kurtuluş’un
önderliğinde, benim de içinde olduğum bir ekiple beraber Şarköy Rumeli Kültür ve
Dayanışma derneğini kurduk. Derneğimizin fiziki şartları son derece müsait olduğundan
dernek içinde bir sahne oluşturduk. Koro faaliyetlerimize kendi derneğimizde devam etmeye
başladık. 2023 yılında derneğimizin halk müziği korosuna 2 CD lik bir albüm çalışması yaptık
ve ben ilk stüdyo deneyimimi bu çalışama esnasında yaşayadım ve ikisi düet olmak üzere üç
eser seslendirdim. Asrın Müzik etiketiyle resmi olarak piyasaya çıkan bu albümde okuduğum
eserler bir hayli ilgi gördü ve dijital mecralarda hatırı sayılır bir izlenme oranı yakaladı. Bu
durum beni daha da motive etti ve hocamın da yönlendirmesi ile solo bir albüm yapmaya
karar verdik ve aylar süren bir çalışma sonucu Rumeli Esintisi adlı albümüm çıktı ortaya. Ertan Yılmaz: Oldukça ilginç bir serüven. Sanırım hayallerden vazgeçmemek lazım. İnsanın
önüne ne zaman ve nasıl fırsatlar çıkacağını kimse bilemez öyle değil mi? Aylar süren bir
emekten bahsettiniz. Sonuçta sadece beş eser ve dinleyen açısından en fazla 25 dakikalık bir
süre. Ancak belli ki bunun arkasında ciddi bir hazırlık süreci var, biraz bundan da bahsedebilir
misiniz?

İlknur Uygur: Tespitleriniz çok doğru Sn Yılmaz, elbette bundan bahsetmek isterim. Okuyucu
bu süreci bilmeli ve müzisyenin emeğine saygı göstermeli. Yani hem eser üreten hem de
stüdyoda emek harcayan müzik emekçisinin telif hakkına saygı duymalı. Beğendiği eserleri
resmi dijital kanallar üzerinden indirmeli, dinlemeli. Ayrıca müzikli mekan tercih ederken
müzik dostu mekan ibaresi olan mekanları tercih etmeli. Bir uyarımız da organizatör
kurumlara olsun. Onlar da mutlaka açık ya da kapalı mekanlardaki konserlerinin telif
bedellerini başta Mesam olmak üzere diğer meslek birliklerine ödemeli. Albüm aşamasından
da biraz bahsetmek isterim. Öncelikle repertuar seçimi çok önemli. Burada değerli hocamın
önerilerine sadık kaldım tabi ama seçilen eserlerin hepsi içime sindi diyebilirim. Ondan
sonraki aşama aranje aşaması oluyor ki işin en önemli aşamalarından biri. Tüm bigisayar alt
yapı yapıldıktan ve eserin trafiği belli olduktan sonra üstüne canlı sazlar çalıyor. Tabi her saz
farklı zamanda, program içinde bulunan farklı kanala çalıyor. Şarköy gibi nispeten küçük bir
ilçede bu koşulları bulmak neredeyse imkansız aslında. Hocamın aranjör olması ve evinde bir
home studio ortamının bulunması en büyük şansımdı benim. Bağlama ve curaları çalan Sn
Mustafa Atıcı İstanbul’dan geldi. Nefesli sazları çalan Sn Özcan Yılmaz Aydın’dan geldi. Alt
yapıları playback olarak İstanbul’a gönderdik ve Bass Gitarları Sn Kemal Eren kendi
studiosunda çaldı ve biz onu sonra benim çalışmanın içine monte ettik. Sn İnan Tat keza
Klasik Gitarı bu yöntemle çaldı.

Ve en son ben okumaları yaptım, ardında da korodan
arkadaşlarım Ayşe Sayın ve Tülin Sarı vokalleriyle bana eşlik etti. Bir albümün en önemli
aşamasının mix ve mastering olduğunu da bu çalışma sayesinde öğrendim. Mixi Sn hocam
Fevzi Kurtuluş yaptı, mastering işini ise konusunun duayeni Sn Muammer Tokmak üslendi ve
albüm dinleyiciye ulaşma şamasına geldi. Tabi sonrası yapımcı firmanın işi oluyor. O aşamada
da bir grafik meselesi ve kültür bakanlığından onay meselesi var. Bu aşamaların hepsi zaman ve bir maddi kaynak gerektiriyor. Yani insanların 20 – 25 dakikada dinleyerek bitirdiği sürecin
içinde aslında aylarca süren bir emek var. Tıpkı soframızda on dakikada tükettiğimiz ürünlerin
arkasında tarlada aylar hatta yıl boyu süren bir emeğin olduğu gerçeği gibi.
Ertan Yılmaz: Oldukça açıklayıcıcı bir yanıt oldu. Açıkçası ben dahil bir çok okur bundan sonra
bir müzik eseri dinlerken anlattıklarınız aklımıza gelecek. Sn Uygur, albümün geniş kitlelere
ulaşması noktasında, ya da moda tabirle piyar çalışması noktasında neler düşünüyorsunuz?

İlknur Uygur: Albüm daha çok yeni. Tabii ben de yeniyim ve daha önceden müzik piyasasında
bir ismim olmadığı için kalıcı olmak adına piyar, yani Türkçe tabirle tanıtım çalışmasının çok
önemli olduğunu düşünüyoruz ve bu röportaj da bunun bir parçası aslında. Mümkün olduğu
oranda basında yer almak şu aşamada önceliğimiz. Ancak Eylül ayının son haftası itibarı ile
dinleyici ile direkt buluşma yöntemini, yani konser ve dinleti yöntemini kullanacağız. Albüm
çıktıktan hemen sonra bana sahnede eşlik edecek olan ekibimizi oluşturduk ve dernek
binamızda provalara başladık. Ekibimin de şefi Sn hocam Fevzi Kurtuluş olacak ve kendisi de
bağlamasıyla bana eşlik edecek ki zaten konser repertuarımızda onunla birlikte
seslendirdiğim birkaç eser de var. Onun dışında ekibim, cura, kaval, klarnet, org, bendir,
kahon ve iki vokalden oluşuyor. Konser tarihleri net olarak belli olduğunda sizleri de
bilgilendirip davet edeceğiz zaten. Ayrıca TV lerde de yeni yayın dönemi Eylül ayında
başlayacak biliyorsunuz ve bu süreç başladığında kanallardaki canlı müzik programlarına
konuk olmak için girişimlerde bulunacağız. Röportajı okuyan ve bizleri her hangi bir etkinliğe
davet etmek isteyenler için müsaadenizle bir iletişim bilgisi vermek isterim. Bize derneğimizin
e posta adresi üzerinden ulaşabilirler, adres şöyle ; sarkoyrumeli.22@hotmail.com
Ertan Yılmaz: Bu keyifli söyleşi için size çok teşekkür ediyoruz Sn Uygur, son olarak söylemek
istediğiniz bir şeyler varsa alalım ve söyleşiyi sonlandıralım, ne dersiniz?

İlknur Uygur: Şahsıma ilginiz için size ve ekibinize bir kez daha teşekkür ediyorum Sn Yılmaz.
Tek dileğim özellikle gençlerimizin onlara dayatılan popüler kültürün dışında kendi öz
kültürlerine dair bir kültürün de olduğunu keşfetmesi ve halk biliminin her hangi bir dalına
ilgi duyması. Bu bir çalgı icrası olur, halk oyunları olur, türkü söylemek olur vs. Başka bir
söyleşimde türküleri sahiplenmenin aslında vatanı sahiplenmekle eş anlamlı olduğunu
söylemiştim ve bunu buradan da tekrarlamak istiyorum. Gençlerimizi uyuşturucudan,
alkolden, kumardan, ben merkezcilikten, sapkın akımların tuzağında kurtarmanın yollarından
biri de onları halk oyunlarıyla halk türküleriyle tanıştırmaktan geçiyor. Bu anlamda Anne ve
Babalara çok iş düşüyor. Aslında türküler bir okul gibidir. Her türkünün bir yaşanmışlığı
bölgesel bir yapısı var. Bir türküde o yöre insanının giyim kuşamını, coğrafi yapısını, yaşam
biçimini, sevdaya aşka verdiği önemi, hatta bazen ünlü şairlerin bile yaratamadığı şiirsel
imgeleri bile bulabilirsiniz… Eskiden beri usumda olan ama şu an tam olarak nerede ve
kimden duyduğumu ya da nereden okuduğumu anımsamadığım bir slogan vardı, söyleşiyi o
sloganla bitirmek isterim; Türk’üz türkü söyleriz… Bütün okurlara türkü dadında bir yaşam
dileğiyle…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.