Bir Mecliste Kan Akıyorsa, Dünyada Barıştan Söz Edilemez…

Eğer bir mecliste şiddet ve kaos varsa, bu durum dünya genelindeki barışa nasıl katkı sağlar? Önce kendi içinde barış ve düzen sağlanmalı ki uluslararası barışa katkıda bulunulabilsin.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan son olaylar, toplumun büyük bir kesiminde hayal kırıklığı yaratmıştır. Milletin temsilcilerinin, halkın sorunlarını çözmek yerine, şiddete başvurmaları kabul edilemez bir durumdur. Demokrasi, hukuk ve adaletin teminatı olan meclis, farklı görüşlerin özgürce dile getirildiği, ancak diyalog ve hukuk çerçevesinde çözüm arandığı bir yer olmalıdır. Bugün çiftçilerin ürünleri tarlada kalırken, sağlık sistemimizdeki eksiklikler halkı mağdur ederken, eğitim sistemimizin geleceği ve adaletin işlerliği sorgulanırken, milletvekillerinin öncelikli görevleri bu sorunlara çözüm aramak olmalıdır.

Barış ve huzur, ancak toplumun gerçek ihtiyaçlarına odaklanarak ve yapıcı bir şekilde çalışarak sağlanabilir. Son günlerde artan kadın cinayetleri ise toplumumuzun karşı karşıya olduğu en acı verici sorunlardan biridir. Her gün iki kadının öldürülmesi ve failin genellikle kendisini de yok etmesi, toplumda derin bir tersliğin olduğunu gözler önüne sermektedir. İnsanlar neden bu kadar öfkeli, neden bu kadar şiddete eğilimli? Bu sorular, cevaplanması gereken en acil sorular arasında yer alıyor. Meclisimizde ve toplumun her kesiminde, şiddetin her türlüsüne karşı durulmalı ve halkımıza örnek olunmalıdır. Çocuklarımızın geleceği için, şiddet yerine barış ve hoşgörüyü yerleştirmek zorundayız.

Aileler artık televizyonları açmaktan korkar hale geldi; şiddet, korku, gerilim dolu içerikler, çocuklarımıza nasıl bir dünya bıraktığımız konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Ülkemizdeki çocukların yüzde altmışı yeterince beslenemiyor, bu da geleceğimiz olan nesilleri tehlikeye atıyor. Çocukların yeterli beslenememesi, sağlıklı bir gelecek inşa edebilmemiz için en büyük engellerden biridir. Bu çocuklar, ileride bu ülkenin geleceğini inşa edecekler, ancak şu anda yeterli beslenme ve eğitim imkanlarından mahrum bırakılıyorlar. Aynı şekilde, emeklilerimizin aldığı maaşlarla geçinmeleri neredeyse imkansız hale geldi. Emekliler, yıllarca bu ülkeye hizmet ettikten sonra, 12.500 TL gibi bir maaşla bir hafta bile geçinemiyor. Yaşam koşulları zorlaşırken, temel gıda maddeleri dahi lüks hale gelmiş durumda.

Artık bir kilo kemiğin bile fiyatı 20 TL’ye ulaşmışken, emeklilerin ve yaşlıların bu şartlar altında hayatta kalması bekleniyor. Bu durum nereye kadar sürecek? Umarız sonu felaket olmaz. Toplumu aydınlatma görevi olan basının, bu önemli konulara dikkat çekmesi ve halkı bilinçlendirmesi büyük önem taşımaktadır. Beşiktaş Çınar Gazetesi olarak, bu sorumluluğu taşımaya devam edeceğiz.