DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Çok Bulutlu
28°C
Salı Çok Bulutlu
29°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
28°C
KİTAP

Bir ülke çocuklarını sağlıklı besleyemiyorsa, yaşlılara saygı göstermiyor, onların rızasını alamıyorsa, bu iş tuzlasan da kokmuştur…

Bir ülke çocuklarını sağlıklı besleyemiyorsa, yaşlılara saygı göstermiyor, onların rızasını alamıyorsa, bu iş tuzlasan da kokmuştur…
26.07.2024 14:12
0
A+
A-

Beşiktaş Çınar Gazetesi olarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar ve bunun halk üzerindeki etkileri üzerine bir haber hazırlıyoruz. Bugün Bodrum’da bir küçük pide 500 TL, bir küçük su 150 TL, bir bira 750 TL, bazı yerlerde 1000 TL’ye kadar çıkabiliyor. Yemek fiyatları çığırından çıkmış durumda. Bodrum’u geçelim, İstanbul’a hatta Ceyhan’a bakalım; en köşelerdeki esnaf lokantalarında bile bir çorba 150 TL. Daha düzgün bir lokantada ise bu fiyat 250 TL’yi buluyor, balık kafası suyu ya da mantar suyu ile yapıldığı iddia edilen içeresinde balığın veya mantarın hiç olmadığı bir çorba bu.

Bir Adana kebabı, salatası, ezmesi, pişmiş biberi, domatesi veya şalgamıyla beraber karnınızı doyurduğunuzda ise, emeklinin aldığı paranın dörtte birini, yani en az 2500 TL ödüyorsunuz. Bu fiyatlarla nereye varacağımız belli değil. Türkler, Yunan adalarına kaçıyor ucuz diye. Bodrum esnafı kan ağlıyor. Şişenin tabanı patladı, sesi duyulmadı mı? Dikkat! Parçaları gözünüze zarar vermesin. insanlar farklı yerlere gitmeye başladı. Belirli bir kesim tatil yapabiliyor, diğerleri ise Üsküdar’a bile geçemiyor. Bu yönetim ve halkın sorumluluğunu taşıyanlar bu kadar mı serin olur, bu kadar mı vurdumduymaz olur?

Ülkemizde öğrenciler okuyamıyor, gençlerimiz evlenemiyor, evlenmeye korkuyor. Boşanma korkusu yüzünden evliliklerden çekiniyorlar, çünkü boşandıklarında nafaka ödeme zorunluluğu var. Emeklilerimiz ise adeta yok sayılıyor. 10 bin TL ile büyük şehirlerde bir hafta bile yaşamak zor. TV ekranlarından övünerek 2. 500 TL zam yapmışlar, zam yapanların bir öğün yemek parası bile değil. Emekliler bu kadar mı değersiz? Bir ülke çocuklarına sahip çıkamıyorsa, çocuklarını sağlıklı besleyemiyorsa, yaşlılara saygı göstermiyorsa, onların rızasını alamıyorsa, bu iş tuzlasan da kokmuştur.

Çocuklarımız yeterince beslenemiyor, yaşlılarımız ise 12 500 TL emekli maaşıyla ancak bir hafta geçinebiliyor. Bu kadar vurdumduymazlık, dalga geçer gibi bir yönetim sistemi doğal olarak halkı çileden çıkarmış durumda. Sosyal çürüme sadece dar gelirlilere değil, zenginlere de dokunacak ve onların da rahatı bozulacak. Artık küçük büyük olsun tarımda bir şeyler ekmeye korkuyorlar, ekseler de maliyetini kurtarmıyor. Ekilen ürünlerin çoğunluğu zaten tarlada kalıyor ve satılamıyor. Mazotu, ilaçlanması, sulaması budaması ve en önemlisi işçi yevmiyesi çok pahalı. Bu durumu dile getirmek zorundayız. Çünkü halkın gözü, kulağı ve sesi olmalıyız.

Bugün Türkiye’de çiftçilerin sadece yüzde yirmisi kazanç sağlayabiliyor. Türkiye’nin yüzde yirmisi rahat yaşayabiliyor. Özel okullarda veya yurt dışında okuyabiliyorlar. Sağlıkla ilgili işlemlerini özel veya yurt dışında yaptırabiliyorlar. Bu durum son derece sakıncalı. Hayat, bir terazi gibidir ve dengeli olması gerekir. İnsanlar, çay, kahve içemiyor, dışarıda yemek yiyemiyor. Bir insan, bir yere gidip çay içebilmeli, kahve içebilmeli, iki arkadaşıyla bir lokantada yemek yiyebilmeli, tiyatroya veya sinemaya gidebilmeli. Sinema ve tiyatro kalmadı, ne kaldı? Sabrın sınırı var ancak insanların kafasının bacası yok. Anlamakta güçlük çekiyoruz, bu şekilde yok ediyorlar. Sesi çok çıkan, dili dönen insanlara soruşturma açılıyor. Bu nereye kadar gidecek?

Televizyon kanallarında izlenebilir programlar yok. Televizyonu “aptal kutusu” olarak nitelendirenlere hak veriyoruz. Artık izlenecek kaliteli içerik bulmak çok zor. Var olan değerli haber sunucuları ve programcılar dışında, televizyonlarda izlenecek pek bir şey kalmadı. Aptal kutusu deyimi, bugünlerde televizyonlar için tam anlamıyla geçerli hale geldi. Televizyonlarda izleyebileceğimiz kaliteli içerik yok denecek kadar az. Elbette, değerli haber sunucuları ve program yapımcıları var ama bu yeterli değil. Toplumun her kesimine hitap edecek, kaliteli ve bilgilendirici programlar eksik.

Hayvan hakları konusunda ise durum daha da vahim. Hayvanlar bile doğalarının gereğini bilirken, insanların bu kadar vurdumduymaz olması kabul edilemez. Artık sosyal çürümenin eşiğindeyiz. Halkın gözünden kaçmayan bu durumlar, toplumsal huzuru tehdit eder hale geldi. Yönetim, halkın gerçek sorunlarına eğilmeli ve çözüm üretmeli.

Bugün ülkemizde faizler çok yüksek, insanlar artık hiçbir şey almıyor, ev almıyor, arsa almıyor, paralarını faize yatırıyor. Küçük bir örnek; yabancı bir bayan ülkesinden 100 Bin dolar faizsiz para alıyor Türk bankalarına faize yatırıyor faizini alıyor bizlerin de cebinden bu paralar uçup gidiyor. Bu da sonuç olarak uçurum demek. Yatırım yapılması gereken alanlar, sanayi, tarım ve eğitim geliştirilmeli. İnsanlar paralarını faize yatırmak yerine, üretime ve yatırıma yönlendirilmeli. Tarım ekilip biçilmeli, sanayi desteklenmeli ve eğitim sistemi güçlendirilmeli. Aksi takdirde, bu uçurumun sonu felaket olacaktır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.